Çocuk ve Din

Din, bireye hayatını düzene koymak için bazı ilkeler kazandırır. Din eğitimi insana Allah inancını öğreterek hayatının değerini ve üstünlüğünü anlatır. Ona, bedensel zevklerini ve ihtiyaçlarını gidermesi yanında ruhunun isteklerini de dikkate almasını öğretir. Din sosyal gruba iyi ve doğru hedefler gösterir.(1)
Din duygusu evlat olma duygusudur. Bu duygunun çocuktaki ilk konusu ana babadır. Çocuk onlarda bütün tanrısal yetkinliklerini bulur. Fakat hayattaki denemeler,çocuğu, din değilse bile tanrı değiştirmeye, ilkin ana babasına yüklediği üstün özellikleri uzak bir varlığa geçirmeyi zorunlu kılar.(2)
Sorgu çağının hemen ardından, etrafını kuşatan fizik ve sosyal çevreyi keşfetme ve tanıma arzusunda olan çocuğun önde gelen meraklarından biri de ‘Kim tarafından yaratıldığı?’dır. Diğer meraklarda olduğu gibi, bu konuda da çocuk cevabı öncelikle anne ve babasından bekler. Peygamberimiz “ Her kişiye kendi anlayışına göre konuşun” demiştir. Eğer çocuğunuzla sağlıklı bir iletişim kurmak istiyorsanız, belli zamanlarda onun baktığı pencerelerden bakabilmelisiniz. Din konusunda da çocuğun düzeyi düşünülerek hareket edilmelidir.

H. Ayhan’ a göre din konularını zamanından önce ya da yanlış öğretirsek, hangi yaşta olursa olsun çocuğa veya yetişkin insana iyilik yerine kötülük yapmış oluruz. (Din eğitiminin anaokullarında yaygınlaştığı günümüzde bu konuda dikkatli olmak anne-babaya düşmektedir.)
Çocuk 4 yaş dolaylarında Allah hakkında fikir yürütmeye başlar. Bu yaş çocuklarının Allah tasavvuru,gelişim özelliklerine ve zihinsel kapasitelerine uygun olarak Allah’ı insana benzetme,insani vasıflarla düşünme şeklindedir.(1)
Din ve Allah ile ilgili kavramlar yaklaşık 4 yaşlarından itibaren soru kalıbı haline getirilirler. Her ne kadar bu yaşta sorulanların da tam bir bilinç ile sorulmadığını anlasak da, sorularda gerçekten anlamak arzusunun bulunduğunu görürüz.4yaş çocuğunun din ile ilgili sorabileceği ve merak içeren cümlelerden bazı örnekler verebiliriz:

“Allah’ın boyu ne kadar?”

“Allah’ın arkadaşları var mı?”

“Her şeyi Allah’ mı yapıyor?”

“Allah’ı neden göremiyoruz?”

“Biz de Allah olamaz mıyız? Keşke biz de Allah olsaydık.”

“Allah’ı neden göremiyoruz? Sen Allah’ı gördün mü?”

Sınırlı düşünce yapısından dolayı, herkesin çok kullandığı ve bilindiğini zannettiği Allah kavramını da sınırlı imkanlarıyla kavramaya çalışır. Özellikle 4 yaşlarında başlayan ilginin oldukça şaşırtıcı olduğu, ailelerin bildiği bir gerçektir.(2) Çocuğun kafasında güçlü ve büyük sıfatlarıyla özdeşleştirdiği ve çevresinde bu sıfatları taşıyan kişilerle somutlaştırdığı bir Allah tasavvuru oluşur.(1)
5-6 yaşlarındaki çocukların kafalarındaki tanrı düşüncesi bir insan gibi tasavvur edilse de onun diğer insanlardan farklı olması gerektiğine ilişkin gizli bir inanç da taşırlar.”İnsan gibi olsa da, en büyük insan olmalı.” diye düşünebilirler.
Okulöncesi dönemde çocuğa göre Tanrı, yaşlı bir erkek olarak,canlı ve hareketli ve bu dünyada olan her şeyle ilişkili biçimde çocukların yararına göre,çocuklar sevinsin diye dünyayı tıpkı bir ustanın yaptığı gibi biçimlendirmiştir.
Çocuklar Tanrının gücünü anlayabilmek için ebeveynlerin muktedir olma gücünü ölçüt olarak alırlar. Onlara göre Tanrı cennette ya da yukarılarda bir yerde oturan birisidir. Yaşlıdır ve bütün organları insanlarınkine kıyasla büyüktür. Bir Süpermen gibi istediği şeyi yapabilir.

Bazılarına göre Allah yalnız yaşar bazılarına göre Allah ile beraber yaşıyor olabilir. Okulöncesi çocukları eğer yakına gelirse -ki gelme ihtimali vardır- o zaman Allah ‘ı görebilir ya da çok iri olması görünmesine mani oluyordur.

7-9 yaş grubu çocuklarda Allah arayışı 10-12 yaş grubuna göre daha etkin görünmektedir. 7 yaşından itibaren çocuklar, Allah’ı kendisinin ve yakınlarının yaratıcısı çok yüce bir varlık olarak tasavvur ederken hala onun gökte olduğunu düşünürler. Ancak 11 yaşından itibaren çocuklar soyut bir yaklaşımla Allah’ ın her zaman her yerde olduğuna inanırlar. Bu bilişsel gelişime koşut olarak, çocuğun getirdiği açıklamalarda, hiç şüphe yok ki anne ve baba modelinin rolü çok büyüktür. Anne ve baba, dini inanç, düşünce ve uygulamalarıyla öncelikle sağlıklı bir model oluşturmalıdır.

Diyelim ki 4 yaşındaki bir çocuk bir çocuk bir gün “Keşke Allah olsaydık.” Şeklinde bir ifadeyi diline doladı. Dini inançlarınız gereği içinizden gelecek tepki “Hayır, böyle bir şey olamaz!” şeklinde olabilir. Fakat bunu dile getirmeniz, çocuğunuzun size en azından olmak istedikleri konusunda bir daha açılmamasına neden olabilir. Bunun yerine “Vay canına, demek güçlü olmak istiyorsun.” ve ya “Demek görünmez olmak istiyorsun.” diye karşılamak gerekir.

Allah ‘ın esirgeyen, her şeyi yaratan ve koruyan bir yüce varlık olduğu anlatılmalı ve çocuğa Allah korkusu yerine Allah sevgisi aşılanmalıdır. Eğer çocuk Allah sevgisine ulaşan bir insan olabilirse, başta insanlar olmak üzere her türlü varlıkları sevecektir. Bu sevgi ise, ona her türlü güçlüğü yenmesine yardımcı olacaktır. İnsanları sevme ve saymanın Allah’ a yaklaşma demek olduğu anlatılmalıdır.

Allah inancı gelişen çocuk kafasındaki sorulara yanıt bulan güven duygusu gelişmiş,dingin, huzurlu bir birey olmaya başlar. Bu nedenle özellikle 7 yaşından başlayarak din konusunda ihtiyacı olan bilgiyi vermek ve olumlu bir model oluşturmak suretiyle çocuğu desteklemek, ebeveynin başlıca görevi olmalıdır.

Allah korkusu terbiye aracı olarak kullanılmalı mıdır?

Allah hakkında henüz hiçbir bilgisi olmayan çocuklara, Allah’ın ceza verici ve korkutucu olduğunu telkin etmek çok yanlış sonuçlar doğurur.Bazı aileler, Allah korkusunu yanlış bir şekilde terbiye aracı olarak kullanmakta ve bu korkuyu “Annesinin sözünü dinlemeyeni Allah taş yapar!”, “Yemeğini yemeyeni cehennemde yakar!”, “Yalan söyleyenin dilini keser!” gibi cümlelerle çocuğun kafasına sokmaya çalışmaktadır. Bunun sonucunda yanlış bir Allah tasavvuru oluşmakla kalmaz, aynı zamanda sürekli kendini suçlayan ve aşağılayan bu çocuğun ruh sağlığı da bozulur.Bazı cemaat okullarında da bu yanlış yapılmaktadır.

Yukarda alıntı yaptığımız düşünürlerin ve daha birçok ilahiyatçının kafa yorduğu çocuklarda dini eğitim meselesi günümüzde önce aile sonrada anaokullarıyla başlayan uzun bir okul eğitimi süreciyle önemini her zaman hissettirmiştir.

Parıltı Anaokulu olarak, tarih boyunca insanoğlunun en önemli eğitim gündemi olan din eğitiminde, ailede ve anaokulu dahil okullarda sağlıklı dini eğitim verebilmenin sıradan bir iş olmadığını,öncelikle dini doğru anlamış eğitimcilere ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz.

Bu çerçevede miniklerimizin pembe dünyalarını bozmayacak dozajda ve hurafelerden uzak bir islami eğitimi faydalı buluyor ve “seçmeli ders” olarak uyguluyoruz.

KAYNAKLAR:
1 YAVUZER Haluk,2003, Çocuğu Tanımak Anlamak , İstanbul, 2.baskı, s:70,71
2 YURDAGÜL Mehmedoğlu, 2003, Çocuk ahlak ve Din, İstanbul, 1.baskı, Morpa Kültür yayınları, s: 30-56

Yazar Hakkında

Yorumlar

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Zorunlu alanlar *